Yayın Tarihi:Cuma, Kasım 18, 2011
admin
Komisyonda bütçe yerine tutuklu milletvekilleri tartışıldı
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, milletvekillerinin sorularını cevapladı. Yargının sorunlarının öteden beri devam ettiğini dile getiren Ergin, bütünsel olarak çözülmesi gereken devasa bir sorun olduğuna dikkat çekti. Yargı Reformu Strateji Belgesi hazırlandığını anlatan Ergin, buna bağlı eylem planının 2009 yılından itibaren uygulanmaya başlandığını ve yüzde 64'ünün gerçekleştiğini ifade etti. Yargının sorunlarının bütününü çözdükleri iddiasında olmadıklarını ancak önemli ölçüde çözüm getirdiklerini kaydeden Ergin, çalışmalar ve gelişmeler ışığında yapılanların olumlu bulunduğunu, eksikliklerin de olduğunu belirtti. İç siyasi endişelerin olmamasının Avrupa'dan yapılan eleştirileri daha objektif kıldığına dikkat çeken Ergin, Türkiye'de her bireyin güveneceği son mercinin ise yargı olduğunu vurguladı. Herkese güven veren bir yargı sistemin oluşturulması gerektiğini, bunun toplumsal huzurun sağlanması için çok önemli olduğunu dile getiren Ergin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kendisine bir cevap verildiğini belirterek gazete küpüründeki haberin tamamının yalan olduğunun aktarıldığını kaydetti.
Hiçkimsenin tutuklu olmasından keyif alacak, mutluluk duyacak kimsenin olmadığını ifade eden Ergin, önce Adalet Bakanlığının konumunun iyi belirlenmesi gerektiğini belirterek mahkeme ve hakimlere emir verilme yetkilerinin olmadığını söyledi. Yürütme organından yapılması istenenin ne olduğunu soran Bakan Ergin, cezaevindeki milletvekillerinin durumundan kendilerinin de memnun olmadığını vurguladı. Bu sırada CHP sıralarından milletvekillerinin serbest bırakılmamasından dolayı tepki geldi.
Emekli olan Şeref Akçay'ın daha önce başka yere tayin istediğini ancak HSYK tarafından bunun uygun görülmediğini, bunun üzerine ise emekli olduğunu dile getiren Ergin, yargılama giderlerinin artmadığını kaydetti. UYAP'a yetkisiz kimsenin giremeyeceğini belirten Ergin, güvenlik konusunda bir zaafiyetin bulunmadığını ifade etti.
Tutukluların hükümlülerden fazla olduğu tespitinin yanlış olduğunu dile getiren Ergin, 73 bin 161 hükümlü olduğunu belirtti. 12 Eylül darbesine ilişkin soruşturmanın devam ettiğini anlatan Ergin, işkencecilerle ilgili ayrı bir soruşturmanın olduğunu ve işkence görenlere de suç duyurusunda bulunulmasının istendiğini hatırlattı. Sivas olaylarına ilişkin Vahit Kaynar'ın iadesi konusundaki bir soruya ise Ergin, üslup konusuna değildi. 7-8 saattir çalışıldığını dile getiren Ergin, herkesin söylediklerinin tutunaklara geçtiğini ve bunlara bakılmasını sonra da herkesin dönüp aynaya bakması gerektiğini kaydetti. Kendisine yönelik ise "O gözlüğü gözüne sokarım"dendiğini dile getiren Ergin, herkesin kendi uslubunu gözden geçirmesi gerektiğini belirtti.
Vahit Kaynar'ın iadesi konusunda 26 Eylül 2011 tarihinde İçişleri Bakanlığına bir yazı geldiğini ve 27 Eylül tarihinde ise İçişleri ve Dışişleri Bakanlığına şahsın tutuklu bulundurulmasını ve aynı zamanda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına da iadeye ilişkin evraklarının hazırlanmasını istediklerini anlatan Bakan Ergin, Polonya makamlarının da birgün sonra tutukladığını ifade etti. 4 Kasım 2011 tarihine kadar tutuklu kalacağının ve evrakların gönderilmesinin Polonya tarafından istendiğini söyleyen Ergin, 13 Ekim günü Polonya makamlarına gönderildiğini belirtti. Bakanlıkta 24 saati geçen bir evrak söz konusu olmadığını vurgulayan Ergin, 40 gün tutuklanmasının sağlandığını, ilgili makamlara gönderildiğini, 4 Kasım gelmeden önce kefaletle Polonya'nın bu şahsı serbest bıraktığını aktardı. 20 Ekim'de evrakın ulaşıp ulaşılmadığının sorulduğunu dile getiren Ergin, 26 Ekim'de Polonya makamlarının evraklarının kendilerine ulaştığını kaydetti.
Bunun Polonya devletinin yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediğini gösterdiğini anlatan Ergin, kendilerinin gerekeni yaptığını, Polonya konusunda takipçisi olduklarını söyledi. Yayladağı ve Altınözü'nde Suriyelilerin kaldığı kamplara yönelik bir soruya da Ergin, sınıra dayananlara insanlık adına yardım edildiğini ve kimseye silahlı eğitim verilmediğini vurguladı. 7 bin 500 civarında Suriye vatandaşı olduğunu ve bunların 4 bin üzerindekinin çocuk olduğunu anlatan Ergin, kalanların yarısının ise kadın olduğunu belirtti. Türkiye sınırları içinde hiçbir ülkenin insanının silahlı eğitim aldığını, Türkiye'den Suriye'ye yönelik yapılan saldırıların yönetildiğini söyleyemeyeceğinin altını çizen Ergin, Suriye'deki vahşetin ise dünyanın göz önünde yaşandığını ifade etti. Ergin, nerden gelirse gelsin şiddet ve teröre karşı olduklarını vurguladı.
Habur'da sorgulama yapan savcılar konusunda işlem hakkında ise Ergin, 23.11.2009 tarihinde açılan soruşturmada yargılama yetkisi açısından bir işlem yapılmasına gerek olmadığına karar verildiğini, diğer tüm iddiaların gerçeği yansıtmadığını vurguladı.
