Yayın Tarihi:Çarşamba, Kasım 30, 2011
admin
TFF, F.Bahçe'den özür bekliyor
Türkiye Futbol Federasyonu, Fenerbahçe'den gelen tepkiler üzerine bir basın toplantısı düzenledi.
TFF'nin İstinye'deki merkezinde yapılan basın toplantısına TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar ve yönetim kurulu üyeleri katıldı. Toplantıda ilk olarak TFF Genel Sekreter Vekili Orhan Ertanhan yazılı bir açıklama okudu.
TFF'nin internet sitesinde de yayınlanan açıklamanın tam metni şöyle:
"Türkiye Futbol Federasyonu olarak 3 Temmuz'dan itibaren yaşananları hep "süreç yönetimi" prensipleri ile ele aldık ve bugüne kadar getirdik. Tüm yaşananları ve yaşanabilecekleri, belirli bir strateji doğrultusunda yönettik.
Kararlarımızı hep önceden düşünerek, planlayarak; sadece günü değil, sürecin tamamını düşünerek aldık. Süreç içinde duygusal tepkiler vermekten, yaşananların ne olduğunu ve neler getireceğini tahlil etmeden, açıklama yapmaktan kaçındık. Yöneticiliğin, olayların sadece bir bölümüne odaklanmak olmadığının, tamamını analiz etmek ve buna göre hareket etmek olduğunun farkındaydık.
Tüm bu hassasiyetleri, doğal olarak futbol ailemizin tüm fertlerinden bekledik. Olaylarla ilgili tüm detaylara hakim olmadan, duygusal tepkiler vermenin hem futbolumuza, hem de kendi kulüplerine zarar vereceğini hesaplayabileceklerini düşündük. Ancak dünkü basın toplantısı sonrasında, bu beklentilerimizin biraz iyimser olduğunu üzülerek gözlemledik.
Fenerbahçe Kulübü, dün yaşananlar hakkında tüm detaylara hakim olmadan, dolayısıyla yanlış ve haksız bir açıklama yapmıştır. UEFA yetkilisi sayın Pierre Cornu'nun CAS'a gönderdiği savunma üzerinden, Türkiye Futbol Federasyonu'nu ve iki yetkilisini suçlamıştır.
Olaylarla ilgili detaylara geçmeden ilk olarak şunu hatırlatmak isteriz…
3 Temmuz'dan beri Fenerbahçe Kulübü yöneticileri tarafından en çok dile getirilen olguların başında, masumiyet karinesi gelmektedir. Böyle hassas bir konuda, sadece sayın Pierre Cornu'nun gönderdiği savunma dikkate alınarak, Türkiye Futbol Federasyonu'na sorulmadan, konuyla ilgili bilgisi ve görüşü alınmadan yapılan açıklamalar, masumiyet karinesinin en bariz şekilde ihlalidir. Eğer sadece sayın Cornu'nun açıklamalarını dikkate alarak, Federasyonumuzun Başkanvekilini ve bir görevlisini "suçlu" ilan etmemiş olsalardı ve savunma haklarına riayet etselerdi, biz kendilerine sürecin bambaşka bir şekilde geliştiğini aktarabilirdik.
Fenerbahçe Kulübü'nün yaptığı açıklamalar, UEFA ile ilgili yaşanan sürecin sadece bir alanına ve bir savunma yazısına odaklanarak yapılmıştır. Türkiye Futbol Federasyonu yetkilileri, bu savunma hakkında görüşünü 21 Kasım tarihli bir yazıyla belirtmiştir. Bu yazıda, sayın Pierre Cornu'nun savunmasında yanlış bilgiler aktardığı, olayların kesinlikle savunmadaki gibi gelişmediği, UEFA yetkililerine resmi kanallardan bildirilmiştir.
Sayın Pierre Cornu'nun İstanbul ziyaretinde yaptığını anlattığı görüşmelerin hiçbiri, savunmasında yazdığı şekilde gelişmemiştir. Sayın Cornu İstanbul'a, operasyonu yürüten savcı sayın Mehmet Berk'le görüşmek için gelmiş, Türkiye Futbol Federasyonu ile resmi bir görüşme talebi olmamıştır. Sayın Cornu ile öğle saatlerinde kısa bir görüşme yapılmış ve savcı sayın Mehmet Berk'le görüşmesi sağlanmıştır. Saat 15.30'da Mehmet Berk'le biraraya gelen Cornu'ya federasyonumuzdan yetkililer eşlik etmiştir. Akşam saatlerinde ise sayın Lutfi Arıboğan ve İlhan Helvacı, Cornu ile sayın Yunus Egemenoğlu'nun ve Federasyon Başkanımız Sayın Mehmet Ali Aydınlar'ın bulunduğu bir ortamda yemek yemiş, bu yemekte de hiçbir bilgi aktarılmamıştır.
Özellikle sayın Pierre Cornu'nun yazısının son bölümünde, UEFA'nın tüm icraatlerini Türkiye Futbol Federasyonu'yla ortak karar alarak gerçekleştirdiği yönündeki iddia, hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır. Bu konudaki itirazımız da, UEFA yetkilileri tarafından kabul görmüştür. Bu ifadelerin doğru olmadığı, bizzat UEFA tarafından CAS'a sunulan cevap dilekçesinde bildirilmiştir.
TFF Etik Kurulu'nun hazırlamış olduğu rapor da aynen ifade ettiğimiz gibi, yalnızca Federasyon Başkanımız tarafından görülmüştür. Bunun dışında federasyonumuzun yöneticileri dahil kimse tarafından görülmemiştir.
Açıklamamızın başında da belirttiğimiz gibi, 3 Temmuz'dan beri yaşananlar bir süreçtir. Bu süreçte duygusal tepkiler vermek, Lutfi Arıboğan ve İlhan Helvacı gibi iki değerli spor adamını bir camiaya hedef göstermek, en hafif deyimiyle çok büyük haksızlıktır.
Türkiye'ye, Milli Takımlarda 243 kez forma giyerek hizmet etmiş, futbolumuzun son yıllarda yaşadığı olumlu gelişmelerin büyük bölümünde imzası olan değerli yöneticilerimizi suçlamadan önce, hukuk kurallarını ve masumiyet karinesini düşünmelerini beklerdik.
Bundan sonraki dönemde, sadece Fenerbahçe Kulübü'nü değil, tüm futbol ailemizi bir kez daha uyarmamız gerekiyor. 3 Temmuz'dan beri hassas bir süreç yaşanıyor. Türkiye Futbol Federasyonu, futbolumuzu bu yaşananlardan en az zararla çıkartabilmek ve varsa suçluları cezalandırabilmek için elinden gelen tüm çabayı göstermektedir. Bu süreci yöneten tek kurum biz değiliz. Türk adaleti ve UEFA da kendilerine tanınan yetkiler sonucunda bazı kararlar alabilmektedir. Bizim görevimiz, bu kararların futbolumuza olan yansımalarını yönetmektir.
Türkiye Futbol Federasyonu, her yöneticisinin ve her icraatinin arkasındadır. Tüm icraatlerimizi belirli bir strateji çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. Yöneticilerimizin bu strateji dışında bir karar alması, davranışta bulunması ve diğer kurumları bilgilendirmesi mümkün değildir. Bunu bir kez daha altını çizerek hatırlatmak istiyoruz. 3 Temmuz'dan beri yaşananlardan etkilenen kulüplerimizin fevri davranışlardan kaçınmasını, açıklamalarını federasyonumuzdan da bilgi alarak yapmasını özenle rica ediyoruz.
Dün Sayın Ali Koç, sadece Pierre Cornu'nun savunmasına istinaden açıklama yapmış, "eğer bu bilgiler yanlışsa özür dileriz" demiştir. Kendilerinden bu özrü bekliyoruz.
Bugün burada hep beraber huzurunuzdayız. Federasyonumuz, Türk Sporunun yaşamış olduğu bu olağanüstü dönemden sağlıklı bir şekilde çıkabilmesi için bütün unsurları ile birlikte hareket etmeye ve bu özel dönemi büyük bir hassasiyet ve özenle yönetmek üzere hazırdır. Önümüzdeki günlerde yapacağımız bir toplantıyla da mevcut süreçler hakkında tüm kamuoyunu bilgilendirip, yaşanması olası sorunlarla ilgili, birlikte neler yapmamız gerektiğini sizlerle paylaşıyor olacağız."
TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar da basın toplantısında yaptığı açıklamada, "İyi niyetle bu süreci yönetmeye çalışıyoruz. Herkes sağduyulu olsun. Birbirimizi karalayarak, hedef göstererek bir yere varamayız. Emek ve zamanı veriyoruz. Sağduyulu ve anlayışlı olmalıyız. Varsa problem oturalım, konuşalım. Birbirimizi suçlamayalım" dedi.
Gizlilik nedeniyle ve kimsenin ifadesini alamadığımız için karar alamadıklarını belirten Başkan Aydınlar, "Benim olduğum yerde hiçbir kulübe yanlış yapılmaz. 15 Ağustos toplantısında Fenerbahçe ile ilgili bir değerlendirme okumadım. Etik Kurulu raporu ile ilgili medyada yazılanların hepsi yalan. Raporu okumuş biri olarak o açıdan çok rahatım. Demek ki, Etik Kurulu raporu kimseye sızmadı. Belli kariyerler yapmış kişiler olarak gizlilik kararının ne anlama geldiğini bilecek konumdayız. Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nden men edilme kararı, Türk futbolunun menfaatleri doğrultusunda TFF Yönetim Kurulu'nca oy birliği ile verilmiştir" ifadelerini kullandı.
Bu konu ile ilgili diyaloga her zaman açık olan bir yönetim olarak Fenerbahçe'nin ve Sayın Ali Koç'un basın toplantısından önce kendileri ile temas etmelerinin daha doğru olacağını söyleyen TFF Başkanı, bugünkü basın toplantısının ana temasının, Pierre Cornu'nun CAS'a verdiği rapor ve rapordaki ifadeler olduğunu belirtti.
Cornu'nun beyanlarından duyulan rahatsızlığı UEFA'ya yazılı bildirdiklerini belirten Mehmet Ali Aydınlar, Pierre Cornu'nun raporundaki bilgilerin TFF'ye 18 Kasım'da ulaştığı ve Futbol Federasyonu'nun bunu takip eden ilk iş günü olan 21 Kasım'da resmi itiraz yazısı gönderdiklerini söyledi.
Aradan 10 gün geçtiğini hatırlatan Başkan Aydınlar, halen bu mektubu reddeden herhangi bir yazının UEFA tarafından gelmediğini belirtti. Başkan Aydınlar; "Ali Koç basın toplantısında, UEFA ile TFF arasında karşılıklı mutabakat olduğunu söyledi. Bu durum gerçeği yansıtmamakta. TFF ve hiçbir yetkilisi hiçbir zaman böyle bir olayın içinde olmadı. Biz CAS'a yaptığımız savunmada tapelerden ve tutuklu kişilerden bahsetmedik" dedi.
TFF tarafından CAS'a verilen 6 Eylül tarihli cevap dilekçesi:
TFF'ye göre "UEFA tarafından gönderilen 23 Ağustos 2011 tarihli Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nden çıkartılmasına ilişkin "talimatı"nın TFF'ce infaz edilmesine Fenerbahçe tarafından itiraz edilmesi", aslında TFF Yönetim Kurulu'nun 24 Ağustos 2011 tarihli Fenerbahçe'nin 2011/2012 UEFA Şampiyonlar Ligi'nden çıkartılması kararının hukukiliğine itirazda bulunması anlamına gelmektedir.
Bu karar, UEFA tarafından gönderilen ve Türkiye'de devam eden şike soruşturması doğrultusunda Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nden gönüllü olarak çıkması gerektiğini belirten mektup üzerine alınmıştır. Alternatif olarak UEFA TFF'nin Fenerbahçe'yi 2011/2012 Şampiyonlar Ligi'nden çıkartmaya yönelik bir karar alabileceğini önermiştir. Bu iki halden birinin uygulanmaması halinde UEFA kendi disiplin soruşturmasını açacağını ve hem Fenerbahçe'ye hem de TFF'ye ceza vereceğini belirtmiştir.
Bu mektubun alınması üzerine, TFF aynı gün derhal mektubun içeriğini Fenerbahçe'ye göndermiştir. 24 Ağustos 2011 tarihli cevabında Fenerbahçe, bu kadar kısa bir sürede böylesine önemli bir kararı alamayacağını beyan etmiştir.
Fenerbahçe'nin bu yazısı üzerine, konu 24 Ağustos 2011 tarihinde TFF Yönetim Kurulu'nun yaptığı olağanüstü toplantıda değerlendirilmiştir. Ardından da, hem Fenerbahçe'nin hem de TFF'nin karşılaşması muhtemel ağır cezalar ışığında, TFF Yönetim Kurulu 24 Ağustos 2011 tarihinde Fenerbahçe'nin 2011/2012 UEFA Şampiyonlar Ligi'nden çıkartılmasına karar vermiştir.
UEFA tarafından CAS'a verilen 23 Kasım tarihli dilekçe:
Fenerbahçe'nin ikinci dilekçe teatisinin zorunlu olduğunu zira Pierre Cornu'nun beyanında güya UEFA ile TFF arasında Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Liginden ihracına ilişkin bir anlaşma olduğu yönünde bir önermesi mevcuttur. Bu önerme yanlış bir yorum üzerine kurulmuştur. Beyanlarda böyle bir anlaşma yoktur. Böyle bir anlaşma yapılmamıştır. Bu, aslında olmadığı halde sanki yeni bir olay varmış gibi gösterme yönünde yapılmış başarısız bir girişimdir. Bu konu bir yere varmayacaktır. UEFA ikinci dilekçe teatisi ile ilgili daha önceki beyanlarını tekrar eder.
Toplantının son bölümünde Aydınlar, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İşte o sorular ve cevapları...
-Pierre Cornu'nun attığı bir taş var ve herkes bunu değiştirmek istiyor. Bu adam bunu neden yazdı? Etik kurulu, hukuk kurulu ile birlikte çalıştı bilindiği gibi.
"Etik kurulundan alınan ve gazetelerde yazılan tüm haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Etik kurulunun raporunda şike yapan üç kulübün küme düşürülmesi gerektiği yazdı. Bu doğru değil kesinlikle"
-Ahmet Çakar'ın konuyla ilgili televizyon programını izlediniz mi?
"Ben Ahmet Çakar'ın televizyon programını izlemedim. O programda yapılan suçlamalar etik de değil hoş da değil. Daha ciddi ortamlarda bu tip şeylerin konuşulması gerekir"
-Geçtiğimiz sezon şike yapıldı mı?
"22 Temmuz'dan sonra bize hiçbir belge gelmemiş. Emniyet soruşturma başlatmış. Etik kurulunun verdiği rapor eğer 'şike yapılmış' derse bende bunu kabul edeceğim. Etik kurulu eğer 'şike yapılmadı' derse ben de yapılmadığını kabul edeceğim"
-Kulüpler Birliği'nin tavrını nasıl buluyorsunuz bu süreçte?
"Önümüzdeki günlerde onlarla da biraraya geleceğiz. O zaman bununla ilgili bir açıklama da yaparız"
TFF'nin İstinye'deki merkezinde yapılan basın toplantısına TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar ve yönetim kurulu üyeleri katıldı. Toplantıda ilk olarak TFF Genel Sekreter Vekili Orhan Ertanhan yazılı bir açıklama okudu.
TFF'nin internet sitesinde de yayınlanan açıklamanın tam metni şöyle:
"Türkiye Futbol Federasyonu olarak 3 Temmuz'dan itibaren yaşananları hep "süreç yönetimi" prensipleri ile ele aldık ve bugüne kadar getirdik. Tüm yaşananları ve yaşanabilecekleri, belirli bir strateji doğrultusunda yönettik.
Kararlarımızı hep önceden düşünerek, planlayarak; sadece günü değil, sürecin tamamını düşünerek aldık. Süreç içinde duygusal tepkiler vermekten, yaşananların ne olduğunu ve neler getireceğini tahlil etmeden, açıklama yapmaktan kaçındık. Yöneticiliğin, olayların sadece bir bölümüne odaklanmak olmadığının, tamamını analiz etmek ve buna göre hareket etmek olduğunun farkındaydık.
Tüm bu hassasiyetleri, doğal olarak futbol ailemizin tüm fertlerinden bekledik. Olaylarla ilgili tüm detaylara hakim olmadan, duygusal tepkiler vermenin hem futbolumuza, hem de kendi kulüplerine zarar vereceğini hesaplayabileceklerini düşündük. Ancak dünkü basın toplantısı sonrasında, bu beklentilerimizin biraz iyimser olduğunu üzülerek gözlemledik.
Fenerbahçe Kulübü, dün yaşananlar hakkında tüm detaylara hakim olmadan, dolayısıyla yanlış ve haksız bir açıklama yapmıştır. UEFA yetkilisi sayın Pierre Cornu'nun CAS'a gönderdiği savunma üzerinden, Türkiye Futbol Federasyonu'nu ve iki yetkilisini suçlamıştır.
Olaylarla ilgili detaylara geçmeden ilk olarak şunu hatırlatmak isteriz…
3 Temmuz'dan beri Fenerbahçe Kulübü yöneticileri tarafından en çok dile getirilen olguların başında, masumiyet karinesi gelmektedir. Böyle hassas bir konuda, sadece sayın Pierre Cornu'nun gönderdiği savunma dikkate alınarak, Türkiye Futbol Federasyonu'na sorulmadan, konuyla ilgili bilgisi ve görüşü alınmadan yapılan açıklamalar, masumiyet karinesinin en bariz şekilde ihlalidir. Eğer sadece sayın Cornu'nun açıklamalarını dikkate alarak, Federasyonumuzun Başkanvekilini ve bir görevlisini "suçlu" ilan etmemiş olsalardı ve savunma haklarına riayet etselerdi, biz kendilerine sürecin bambaşka bir şekilde geliştiğini aktarabilirdik.
Fenerbahçe Kulübü'nün yaptığı açıklamalar, UEFA ile ilgili yaşanan sürecin sadece bir alanına ve bir savunma yazısına odaklanarak yapılmıştır. Türkiye Futbol Federasyonu yetkilileri, bu savunma hakkında görüşünü 21 Kasım tarihli bir yazıyla belirtmiştir. Bu yazıda, sayın Pierre Cornu'nun savunmasında yanlış bilgiler aktardığı, olayların kesinlikle savunmadaki gibi gelişmediği, UEFA yetkililerine resmi kanallardan bildirilmiştir.
Sayın Pierre Cornu'nun İstanbul ziyaretinde yaptığını anlattığı görüşmelerin hiçbiri, savunmasında yazdığı şekilde gelişmemiştir. Sayın Cornu İstanbul'a, operasyonu yürüten savcı sayın Mehmet Berk'le görüşmek için gelmiş, Türkiye Futbol Federasyonu ile resmi bir görüşme talebi olmamıştır. Sayın Cornu ile öğle saatlerinde kısa bir görüşme yapılmış ve savcı sayın Mehmet Berk'le görüşmesi sağlanmıştır. Saat 15.30'da Mehmet Berk'le biraraya gelen Cornu'ya federasyonumuzdan yetkililer eşlik etmiştir. Akşam saatlerinde ise sayın Lutfi Arıboğan ve İlhan Helvacı, Cornu ile sayın Yunus Egemenoğlu'nun ve Federasyon Başkanımız Sayın Mehmet Ali Aydınlar'ın bulunduğu bir ortamda yemek yemiş, bu yemekte de hiçbir bilgi aktarılmamıştır.
Özellikle sayın Pierre Cornu'nun yazısının son bölümünde, UEFA'nın tüm icraatlerini Türkiye Futbol Federasyonu'yla ortak karar alarak gerçekleştirdiği yönündeki iddia, hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır. Bu konudaki itirazımız da, UEFA yetkilileri tarafından kabul görmüştür. Bu ifadelerin doğru olmadığı, bizzat UEFA tarafından CAS'a sunulan cevap dilekçesinde bildirilmiştir.
TFF Etik Kurulu'nun hazırlamış olduğu rapor da aynen ifade ettiğimiz gibi, yalnızca Federasyon Başkanımız tarafından görülmüştür. Bunun dışında federasyonumuzun yöneticileri dahil kimse tarafından görülmemiştir.
Açıklamamızın başında da belirttiğimiz gibi, 3 Temmuz'dan beri yaşananlar bir süreçtir. Bu süreçte duygusal tepkiler vermek, Lutfi Arıboğan ve İlhan Helvacı gibi iki değerli spor adamını bir camiaya hedef göstermek, en hafif deyimiyle çok büyük haksızlıktır.
Türkiye'ye, Milli Takımlarda 243 kez forma giyerek hizmet etmiş, futbolumuzun son yıllarda yaşadığı olumlu gelişmelerin büyük bölümünde imzası olan değerli yöneticilerimizi suçlamadan önce, hukuk kurallarını ve masumiyet karinesini düşünmelerini beklerdik.
Bundan sonraki dönemde, sadece Fenerbahçe Kulübü'nü değil, tüm futbol ailemizi bir kez daha uyarmamız gerekiyor. 3 Temmuz'dan beri hassas bir süreç yaşanıyor. Türkiye Futbol Federasyonu, futbolumuzu bu yaşananlardan en az zararla çıkartabilmek ve varsa suçluları cezalandırabilmek için elinden gelen tüm çabayı göstermektedir. Bu süreci yöneten tek kurum biz değiliz. Türk adaleti ve UEFA da kendilerine tanınan yetkiler sonucunda bazı kararlar alabilmektedir. Bizim görevimiz, bu kararların futbolumuza olan yansımalarını yönetmektir.
Türkiye Futbol Federasyonu, her yöneticisinin ve her icraatinin arkasındadır. Tüm icraatlerimizi belirli bir strateji çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. Yöneticilerimizin bu strateji dışında bir karar alması, davranışta bulunması ve diğer kurumları bilgilendirmesi mümkün değildir. Bunu bir kez daha altını çizerek hatırlatmak istiyoruz. 3 Temmuz'dan beri yaşananlardan etkilenen kulüplerimizin fevri davranışlardan kaçınmasını, açıklamalarını federasyonumuzdan da bilgi alarak yapmasını özenle rica ediyoruz.
Dün Sayın Ali Koç, sadece Pierre Cornu'nun savunmasına istinaden açıklama yapmış, "eğer bu bilgiler yanlışsa özür dileriz" demiştir. Kendilerinden bu özrü bekliyoruz.
Bugün burada hep beraber huzurunuzdayız. Federasyonumuz, Türk Sporunun yaşamış olduğu bu olağanüstü dönemden sağlıklı bir şekilde çıkabilmesi için bütün unsurları ile birlikte hareket etmeye ve bu özel dönemi büyük bir hassasiyet ve özenle yönetmek üzere hazırdır. Önümüzdeki günlerde yapacağımız bir toplantıyla da mevcut süreçler hakkında tüm kamuoyunu bilgilendirip, yaşanması olası sorunlarla ilgili, birlikte neler yapmamız gerektiğini sizlerle paylaşıyor olacağız."
TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar da basın toplantısında yaptığı açıklamada, "İyi niyetle bu süreci yönetmeye çalışıyoruz. Herkes sağduyulu olsun. Birbirimizi karalayarak, hedef göstererek bir yere varamayız. Emek ve zamanı veriyoruz. Sağduyulu ve anlayışlı olmalıyız. Varsa problem oturalım, konuşalım. Birbirimizi suçlamayalım" dedi.
Gizlilik nedeniyle ve kimsenin ifadesini alamadığımız için karar alamadıklarını belirten Başkan Aydınlar, "Benim olduğum yerde hiçbir kulübe yanlış yapılmaz. 15 Ağustos toplantısında Fenerbahçe ile ilgili bir değerlendirme okumadım. Etik Kurulu raporu ile ilgili medyada yazılanların hepsi yalan. Raporu okumuş biri olarak o açıdan çok rahatım. Demek ki, Etik Kurulu raporu kimseye sızmadı. Belli kariyerler yapmış kişiler olarak gizlilik kararının ne anlama geldiğini bilecek konumdayız. Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nden men edilme kararı, Türk futbolunun menfaatleri doğrultusunda TFF Yönetim Kurulu'nca oy birliği ile verilmiştir" ifadelerini kullandı.
Bu konu ile ilgili diyaloga her zaman açık olan bir yönetim olarak Fenerbahçe'nin ve Sayın Ali Koç'un basın toplantısından önce kendileri ile temas etmelerinin daha doğru olacağını söyleyen TFF Başkanı, bugünkü basın toplantısının ana temasının, Pierre Cornu'nun CAS'a verdiği rapor ve rapordaki ifadeler olduğunu belirtti.
Cornu'nun beyanlarından duyulan rahatsızlığı UEFA'ya yazılı bildirdiklerini belirten Mehmet Ali Aydınlar, Pierre Cornu'nun raporundaki bilgilerin TFF'ye 18 Kasım'da ulaştığı ve Futbol Federasyonu'nun bunu takip eden ilk iş günü olan 21 Kasım'da resmi itiraz yazısı gönderdiklerini söyledi.
Aradan 10 gün geçtiğini hatırlatan Başkan Aydınlar, halen bu mektubu reddeden herhangi bir yazının UEFA tarafından gelmediğini belirtti. Başkan Aydınlar; "Ali Koç basın toplantısında, UEFA ile TFF arasında karşılıklı mutabakat olduğunu söyledi. Bu durum gerçeği yansıtmamakta. TFF ve hiçbir yetkilisi hiçbir zaman böyle bir olayın içinde olmadı. Biz CAS'a yaptığımız savunmada tapelerden ve tutuklu kişilerden bahsetmedik" dedi.
TFF tarafından CAS'a verilen 6 Eylül tarihli cevap dilekçesi:
TFF'ye göre "UEFA tarafından gönderilen 23 Ağustos 2011 tarihli Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nden çıkartılmasına ilişkin "talimatı"nın TFF'ce infaz edilmesine Fenerbahçe tarafından itiraz edilmesi", aslında TFF Yönetim Kurulu'nun 24 Ağustos 2011 tarihli Fenerbahçe'nin 2011/2012 UEFA Şampiyonlar Ligi'nden çıkartılması kararının hukukiliğine itirazda bulunması anlamına gelmektedir.
Bu karar, UEFA tarafından gönderilen ve Türkiye'de devam eden şike soruşturması doğrultusunda Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nden gönüllü olarak çıkması gerektiğini belirten mektup üzerine alınmıştır. Alternatif olarak UEFA TFF'nin Fenerbahçe'yi 2011/2012 Şampiyonlar Ligi'nden çıkartmaya yönelik bir karar alabileceğini önermiştir. Bu iki halden birinin uygulanmaması halinde UEFA kendi disiplin soruşturmasını açacağını ve hem Fenerbahçe'ye hem de TFF'ye ceza vereceğini belirtmiştir.
Bu mektubun alınması üzerine, TFF aynı gün derhal mektubun içeriğini Fenerbahçe'ye göndermiştir. 24 Ağustos 2011 tarihli cevabında Fenerbahçe, bu kadar kısa bir sürede böylesine önemli bir kararı alamayacağını beyan etmiştir.
Fenerbahçe'nin bu yazısı üzerine, konu 24 Ağustos 2011 tarihinde TFF Yönetim Kurulu'nun yaptığı olağanüstü toplantıda değerlendirilmiştir. Ardından da, hem Fenerbahçe'nin hem de TFF'nin karşılaşması muhtemel ağır cezalar ışığında, TFF Yönetim Kurulu 24 Ağustos 2011 tarihinde Fenerbahçe'nin 2011/2012 UEFA Şampiyonlar Ligi'nden çıkartılmasına karar vermiştir.
UEFA tarafından CAS'a verilen 23 Kasım tarihli dilekçe:
Fenerbahçe'nin ikinci dilekçe teatisinin zorunlu olduğunu zira Pierre Cornu'nun beyanında güya UEFA ile TFF arasında Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Liginden ihracına ilişkin bir anlaşma olduğu yönünde bir önermesi mevcuttur. Bu önerme yanlış bir yorum üzerine kurulmuştur. Beyanlarda böyle bir anlaşma yoktur. Böyle bir anlaşma yapılmamıştır. Bu, aslında olmadığı halde sanki yeni bir olay varmış gibi gösterme yönünde yapılmış başarısız bir girişimdir. Bu konu bir yere varmayacaktır. UEFA ikinci dilekçe teatisi ile ilgili daha önceki beyanlarını tekrar eder.
Toplantının son bölümünde Aydınlar, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İşte o sorular ve cevapları...
-Pierre Cornu'nun attığı bir taş var ve herkes bunu değiştirmek istiyor. Bu adam bunu neden yazdı? Etik kurulu, hukuk kurulu ile birlikte çalıştı bilindiği gibi.
"Etik kurulundan alınan ve gazetelerde yazılan tüm haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Etik kurulunun raporunda şike yapan üç kulübün küme düşürülmesi gerektiği yazdı. Bu doğru değil kesinlikle"
-Ahmet Çakar'ın konuyla ilgili televizyon programını izlediniz mi?
"Ben Ahmet Çakar'ın televizyon programını izlemedim. O programda yapılan suçlamalar etik de değil hoş da değil. Daha ciddi ortamlarda bu tip şeylerin konuşulması gerekir"
-Geçtiğimiz sezon şike yapıldı mı?
"22 Temmuz'dan sonra bize hiçbir belge gelmemiş. Emniyet soruşturma başlatmış. Etik kurulunun verdiği rapor eğer 'şike yapılmış' derse bende bunu kabul edeceğim. Etik kurulu eğer 'şike yapılmadı' derse ben de yapılmadığını kabul edeceğim"
-Kulüpler Birliği'nin tavrını nasıl buluyorsunuz bu süreçte?
"Önümüzdeki günlerde onlarla da biraraya geleceğiz. O zaman bununla ilgili bir açıklama da yaparız"